29 Kasım 2009 Pazar

Psikedelik Kriz

Uyarı: Bu yazı sadece bilgilendirmek amacıyla buradadır. Biz illegal aktivitelerin savunuculuğunu yapmıyoruz. İnanıyoruz ki her bireyin bilgiye ve fikirlere erişim hakkı olmalıdır. Okuyucu yaşadığı yerde geçerli olan, psikoaktif maddelerin alımı, satımı, kullanımı vb. ile ilgili yasaları bilmekle kendisi yükümlüdür. Bu yazının, içeriği sabit tutulmak koşuluyla, dağıtılması ve kopyalanması serbesttir. Yazıda güncellemeler olacağından son versiyonunu kontrol etmenizi tavsiye ederiz.

Bu belgedeki bilgiler çeşitli kaynaklardan Erowid tarafından toplanmıştır.

Psikoaktif madde kullanımı esnasında kişinin yardıma ihtiyacının olduğu birçok durum söz konusu olabilir. Her özel durum için ne yapılacağını belirlemek soğukkanlılıkla karar verme yeteneğini gerektirir. Bu yazının amacı kişinin böyle bir durumda yapması gerekenler konusunda yardımcı olmaktır. Hangi özel durumda hangi özel metod uygulanacak? Unutmayın, her ne kadar ağır durumda uygulanması kolay olmasa da yapılması gereken en önemli şey sakin olup soğukkanlılıkla hareket etmektir.

Kriz durumundaki birisine yardım ederken problemi iki parça hâlinde düşünmeliyiz: Karar verme aşaması ve uygulama aşaması. İlk aşamada durumu tanımlayıp ne yapılması gerektiğine karar vereceğiz.

Olabilecek durumlar:

1. Fiziksel herhangi bir tehlike durumu söz konusu mu? [kritik] Kişinin bilinci yerinde mi? Nefes alıp verme hızı düşmüş ya da yükselmiş mi? Kalp atışı normal mi? Yüzünde solgunlaşma var mı? Bilinci yerinde değilse, acı çektiğine dair bir belirti gösteriyor mu?
2. Kişi kendisi ya da başkaları için tehlike oluşturuyor mu? [kritik] Başkalarını tehdit eden, şiddete meyilli davranışlar sergiliyor mu? Başka birisine saldırma olanağı var mı? İstemeden kendisini yaralayabilir ya da kendisine zarar verebilir mi? Herhangi bir taşıt kullanmaya kalkabilir mi? İntihar girişiminde bulunabilir mi?
3. Ruhsal, zihinsel ya da duygusal bir kriz yaşıyor mu? [kriz] Çok korkmuş, üzgün ya da sinirli mi görünüyor? Ruh hâli hızla değişiyor mu? Deli gibi mi davranıyor? Ayık fakat tepki göstermiyor ve ondan cevap alınamıyor mu?

Bu durumlarda kişiyi yalnız bırakmadan bilgi edinmeye özen gösterin. Eğer ruhsal/duygusal bir kriz söz konusuysa bilgiyi kriz yaşayan kişiden öğrenmeniz tavsiye edilir:

1. Hangi maddeyi ya da maddeleri kullandı? Mümkünse hangi maddeleri hangi şekilde (yiyerek, sarıp içerek, damar yoluyla vs.) aldığını öğrenin. Ne kadar madde aldı? Ne zaman aldı? Herhangi başka bir ilaç kullanıyor muydu?
2. Bu kişi kim? Yakında arkadaşları var mı? Nerede yaşıyor? Daha önce böyle bir durumla karşılaşmış mı?

Öğrenebileceğiniz kadar fazla şey öğrenmeye çalışın. Ne olduğunu iyi öğrenmeden, kritik hatalar yapma ihtimali artar. Öğrendiklerinizle durumun ne derece ciddî olduğuna karar verin.

Kritik: Kendisine yahut çevredekilere fiziksel zarar verme potansiyeli var, muhtemelen medikal yardım gerekiyor.
Kriz: İyi huylu fakat aşırı psikotik davranış, olumsuz düşünce döngüleri, panik ataklar.

Profesyönel yardım gerektiren durumlar: 1. Hayatî tehlike söz konusudur. 2. İş çığırından çıkıyordur ve kişinin sorumluluğunu alacak durumda olan hiçkimse yoktur.

Kritik durumlarda:

1. Size kim yardım edebilir? Medikal deneyimi olan birilerini bulmaya çalışın.
2. Kişi nöbet geçiriyorsa... Boğulmasını engellemek için giysilerini gevşetin; fiziksel zarar almaması için, yatabileceği rahat bir yer ayarlayın. Nöbet geçirme hâli çok çok tehlikeli olabilir ve uzun sürdüklerinde ya da sık rastlandığında kalıcı beyin hasarlarına neden olabilir.
3. Kişinin bilinci yerindeyse... Ne kullandığına dair bir belirti arayın. Çene kitlenmeleri genellikle MDMA kullanımına ya da başka bir stimülanta işaret eder, nistagmus (gözün aşağı yukarı ya da sağa sola titremesi) stimülant kullanımına işaret eden bir başka belirtidir. Terliyor mu diye bakın, terleme bu noktada iyiye işaret. Üşümekten titriyor mu diye bakın, battaniyeyle üzerini örtün ya da sarın.
4. Kişinin bilinci yerinde değilse... Sakince ayıltmaya çalışın. Hafif sarsabilirsiniz. "Doktor çağırayım mı?", "İyi misin?" gibi net sorular yöneltin. Eğer kusuyorsa rahatça kusması için uygun durumu sağlayın ki boğulmasın. Komada olup olmadığını anlamaya çalışın.
5. Nefes almıyorsa... Giysilerini gevşetip nefes almasını sağlayın. Hafifçe sarsabilirsiniz. Kusmuş ise ağzını burnunu temizleyin. Etrafta ilkyardım bilgisi olan birisini arayın.
6. Kalbi atmıyorsa... Bu durumda, kalp masajı yapmayı bilen birisini bulmalısınız.
7. 911'i arayın. İlkyardım aracının hazırlanıp size ulaşmasının zaman alacağını ve ilkyardım ekibinin yanında polis memurlarının da gelebileceğini unutmayın. İlkyardım ekibinin kişiye rahatça ulaşabilmesi için yolu açın, eğer partideyseniz mümkünse müziği susturun ve gerekli anonsu yaptırın. Bunları yapmaya karar vermek çoğu zaman zordur fakat burada hayatî tehlikesi olan bir durumdan bahsediyoruz. Dışarıdan yardım almanın sonuçları bir hayat kaybetmekten çok daha hafif olacaktır.

Kriz durumu: Bu durumlar birçok şekilde ortaya çıkabilir; saldırgan tutumlar, birden bire gelen şiddete meyilli patlamalar, dış etkenlerden tamamıyla kopuş, güçlü paranoya ve korkular, görece zararsız kompalsif ya da psikotik davranışlar. Bu durumlarla nasıl baş edilir?

Öncelikle, kriz yaşayan kişiye doğrudan konuşmayla "sakin ol" vb. sözlerle müdahele etmek çoğunlukla işleri daha kötüye götürür. Sizin onunla olduğunuzu, onun sorumluluğunu üstlendiğinizi ve dış dünyada her şeyin yolunda olduğunu anladğından emin olmaya çalışın. Kendisine ya da başkalarına zarar vermeyeceğinden emin olun, eğer işler kötüye gidiyorsa sakince yardım çağırın. Ne yaparsanız yapın, tepkisini iyi gözlemleyin. Yaptığınız şey her ne ise, eğer durumu daha kötüye götürüyor gibiyse başka bir şey denemeye koyulun.

Bu konuda uzmanlar yapılacak en iyi şeyin kişinin yaşadığı şeye karşı koymamasını ve kendisini bırakmasını sağlamak olduğunu söylüyor. "Nefes al, rahatla, bırak aksın" mantrası 1960 ve 70'lerde psikedelik terapi için kullanılıyordu. Duygusal bozuntunun ya da zihinsel stresin birinci nedeninin, birçok durum için, yaşanılan deneyime karşı savaşmaktan ve direnmekten kaynaklandığı iddia edilir. Uzmanlar kriz durumunun en belirgin öncülünün genellikle korku olduğunu söyler. Bu yüzden, yapılması gereken, kişinin kendini güvende hissetmesini sağlayacağı bir ortam sağlamaktır.


Psilosibin Mantarlar

Strophariaceae familyasına ait iki genus olan Psilocybe ve Panaeolus (Copelandia diye de anılır, bu iki genusun aynı olup olmadığı konusu ise biraz karışık) mantarları içerdiği psilosibin, psilosin, baeositin ve norbaeositin maddeleriyle ünlüdür. Bu maddelerin psikotropik etkisi psikedelik olarak sınıflandırılır. Halk arasında, shrooms, magic mushrooms, sihirli mantarlar, kutsal mantarlar ve teonanácatl ismiyle de anılır. Psilocybe genusuna ait en yaygın türler cubensis, cyanescens ve semilanceata olmakla birlikte Panaeolus genusuna ait campanulatus, subbalteatus en sık kullanımı olan türlerdir. Toplam 180'den fazla türü olan psilosibin mantarların tarihi çok eskilere, Meksika yerlilerine kadar uzanır ve bu mantarlar hâlen en popüler, en çok kullanılan psikedeliklerden biridir. Bu mantarların başka bir psikoaktif mantar genusu olan Amanita ile ilişkisi yoktur. Amanita genusuna ait mantarların deliriant etkisi içerdiği ibotenik asit ve muskimol maddelerinden dolayıdır ve bu mantar genusu Asya ve Kuzey Avrupa'da eski bir tarihe sahiptir.

Psilosibin mantarların etkisi genellikle yarı sentetik bir halüsinojen olan LSD ile karşılaştırılır. LSD üzerinde en çok araştırma yapılmış psikoaktif maddelerden biri olduğu için birçok halüsinojenin etkisi LSD ile karşılaştırılarak söylenir. Psilosibin mantarların etkisi fiziksel, görsel ve algısal değişikliklere neden olur ve LSD'den daha kısa sürelidir. Hemen hemen bütün psilosibin mantar türleri küçük, kahverengi ya da gri olduklarından psikoaktif olmayan, yenmeyen, zehirli mantarlarla kolayca karıştırılabilirler. Bu durum psilosibin mantar toplayıcılığını zor, tehlikeli ve zararlı bir hâle sokar. Psilosibin mantarlarların çoğunun en ayırt ediciği özelliği çürük ve eziklerinin mavi olmasıdır.

Bünyenin kuvvetine, vücut ağırlığına ve kullanılan mantarın türüne bağlı olarak keyif verici kullanım dozu (dinî ve seremonik kullanımlar da bu gruba dahil) 1-5 gram (kurutulmuş) arasında değişir. Mantarlar kurutulmamış olarak yendiklerinde ise, ağırlıklarının yaklaşık olarak %90'ı su olduğu için, kullanım miktarı yaklaşık olarak 10 kat fazladır (10-50 gram). Türden türe mantarın büyüklüğü ve ağırlığı değiştiği için bir doz için kaç tane mantar gerektiği konusunda kesin bir şey söylenemez. 2009 itibarıyla fiyatı 1/8 ons (yaklaşık 3,5 gram) için 20-40$ arasında, 1 ons (yaklaşık 28 gram) için 100-250$ arasında değişir. İçerdikleri psilosibin ve psilosin nedeniye ABD'de kullanımı, alımı, satımı vs. yasaklanmıştır. ABD ormanlarında doğal olarak yetişen bu mantarları dünyanın birçok yerinde doğal habitatında bulmak mümkündür. Birkaç türün ev ortamında yetiştirilmesi ise çok pahalı olmayan bir teraryum ve basit teknikler ile mümkündür. Günümüzde keyif verici kullanılan mantarların büyük çoğunluğu yetiştirilmiş mantarlardır.

Bu mantarlar binlerce yıldır Orta ve Güney Amerika bölgelerindeki yerliler tarafından tüketilegelmektedir. Yerlilerin mantar kullandığına dair ilk kayda 16. yy.da İspanyol bir papazın yazılarında rastlanır. Kayıtta Azteklerin mantar ve peyote kullandığı yazmaktadır. Peyote gene bir psikedelik olan meskalin içeren küçük, iğnesiz bir kaktüstür ve Kuzey Meksika ile Güneybatı Amerika yerlileri tarafından geniş bir kullanım alanına sahiptir. 1957'de Wasson kendi deneyimini Life Magazine isimli dergide yayımlayarak bir ilk olmuştur. 60'ların ortalarına doğru psilosibin maddesi mantardan kimyasal metotlarla ayrıştırılmaya başlanmıştır. 1968 senesinde psilosibin mantarlar ABD'de yasaklanmıştır.

Yaşanan deneyim trip (yolculuk) ya da mantarlamak (shrooming) olarak adlandırılır. Etkisinin kendisini göstermeye başlaması süresince (onset) bir çeşit anlatılamaz önsezi ve endişe duyguları cereyan edebilir. Bu esnada psilosine göre daha kararlı bir molekül olan psilosibin vücutta bozunarak psilosine dönüşür. Vücuda enerji gelir ve şeyler olduğundan farklılaşmaya başlar. Bu farklılık görsel bir farklılıktan çok ilgi çekicilik ve garipseme hisleriyle ortaya çıkar. Etkileri artmaya başlayınca birçok çeşit algı değişiklikleri görülür; gözbebeği büyür, görsel ve düşünsel hareketlilik artar, daha önce hiç edinilmemiş perspektiflerden dünyaya bakılır, bir şeyin iç yüzünü kavrama hissi ortaya çıkar, duygular hızla değişebilir, birçok şey ortada neden yokken komik gelmeye başlar, şaşırma ve paranoya durumları da gözlemlenebilir. Mantar kullanımıyla evrensel bir anlayışa ve ruhsal farkındalığa doğru yol aldıklarını söyleyen deneyimli kullanıcılar vardır. Gözler kapatıldığına görsel halüsinasyonlar çok yaygındır, gözler açıkken görülen halüsinasyonlar daha yüksek dozlarda görülür.

Onset süresi mantarın dozuna ve kaç saat önce yemek yendiğine göre değişmekle birlikte genellikle 30-60 dk. arasında değişir, seyrek olarak bu sürenin 2 saate kadar çıktığı görülmüştür. Mantarın birincil etkileri 4-6 saat arasında sürer. Birçok insan için bu süreyi 2-6 saat arasında değişen, uyumayı engelleyen ve gündelik algıdan farklı bir algı durumuyla beraber gelen bir süreç takip eder, fakat bu süreçte etkiler trip olarak adlandırılmayacak kadar azdır.

Birçok insan mantar kullanımı esnasında mide bulantısı sorunuyla karşılaşır ve yüksek dozlar söz konusu olduğunda bazen kusulur. Öteki negatif etki ise şiddetli bir endişe durumu ya da istenmeyen düşünceler veya görüntülerle karşılaşma ihtimali olabilir. Mantarlar, LSD'ninkilerden daha düşük bir derecede olmakla birlikte, kişinin hayat ve gerçeklik anlayışında güçlü ve kalıcı değişikliklere yol açabilir. Yüksek dozlar set-and-setting tabir edilen ortam koşulları (müzik, sıcaklık, eldeki görüntülü materyaller, deneyimin kiminle birlikte yapıldığı vs.) ile birleştiğinde çok kuvvetli psikoaktif bir deneyime götürebilir. Yakın geçmişte yaşanmış etkileyici olaylar tribin seyrini azımsanamayacak ölçüde etkileyebilir. Tripten birkaç gün öncesine kadar yaşanmış kötü olaylar tripte yeniden daha kuvvetli olarak canlanabilir. Bunlar gibi olası kötü etkilere karşı hazırlıklı olmak önerilir, deneyimli kullanıcılar bu gibi durumlardan kolaylıkla sıyrılabilir.

Kontraendikasyonlar:

1. Hiçbir tür taşıt kullanmayın.
2. Vücudunuzda MAOI (monoamin oksidaz inhibitörü) varsa bu, mantarın şiddetini büyük oranda artıracaktır. MAOI'ler genellikle antidepresan ilaçlarla bulunur. Nardil (fenelzin), Parnate (tranilsipromin), Marplan (izokarboksazid), Eldepryl (l-deprenil) ve Aurorex ya da Manerix (moklobemid) MAOI içeren ilaçlardan birkaçıdır. Güney Amerika yerlileri tarafından kullanılan, çok kuvvetli psikedelik bir şurup olan ayahuaska da MAOI içerir (harmin ve harmalin). Bir ilaç kullanıyorsanız ve MAOI içerip içermediğinden emin değilseniz doktorunuza danışın.
3. Günlük hayatta psikolojik bunalım hâlinde ya da duygusal olarak kendinizi kötü hissettiğiniz bir dönemdeyseniz mantar ve benzeri psikedelikleri kullanırken dikkatli olun.
4. Ailenizde şizofreni varsa ya da herhangi bir psikolojik rahatsızlıktan şikâyetçiyseniz mantar kullanırken çok dikkatli olmalısınız zira mantarların gizli psikolojik rahatsızlıkları tetiklediği bilinmektedir.

Mantarlar ne fiziksel ne psikolojik bağımlılığa sebep olur. Çoğu kullanıcı mantar kullanımından sonra bir süre mantar kullanma isteklerinin düştüğünü hatta hiç kalmadığını belirtir. Mantar kullanımından sonra kısa süreli bir tolerans periyodu olur, örneğin iki gün üst üste mantar kullanılırsa ikinci gün neredeyse hiçbir şey hissedilmez fakat bu tolerans etkisi 5-7 gün sonra kaybolur.

Kaynak: www.erowid.org